Biyografi Hypatia Arşivi Kimya

Radyum Kızları ve Marie Curie   

Radyum Kızları ve Marie Curie : Radyum son derece tehlikeli radyoaktif bir elementtir. Atom numarası 88 olan radyum 700 °C de eriyen, soğukta suyu ayrıştıran, ışın etkinliği çok kuvvetli bir element. Sürekli olarak içe işleyen öldürücü ışınlar çıkarır; radyumun bu özelliğine radyoaktivite denir. Kısaltması Ra’dır.

radyum

Radyum 1898’de Marie Curie ve kocası Pierre tarafından keşfediliyor. O zaman buldukları şeyin tabi ki ne kadar zehirli olabileceklerini bilmiyorlar… Hatta Curie cepleri radyoaktif izotoplar içeren radyum test tüpleriyle dolaşırdı hatta laboratuvarın her yanına bunları koyar parlamalarını seyrederdi… Bunlarla uyurdu…

Marie Curie film

Radyoaktivite kitabını ölümünden 1 sene önce 1933’de yayınlamıştı ve tehlikelerinin daha yeni farkına varmıştı ama çok geçti artık… Son yıllarında neredeyse gözleri tamamıyla görmüyordu… Parmakları radyoaktif maddelere dokunmaktan yanmıştı. Ve sonunda onu öldürecek olan anemi ile uğraşıyordu… Kan kanseriydi…

Marie Curie ve eşi

Bu ışıltılı madde Curie’nin zararlarını anlamadan önce ve ne kadar zararlı olabileceği çok umursanmadan  bazı tümörleri tedavi ettiği ve cilt kanseri tedavisinde kullanılmak üzere ışın olarak kullanılmaya başlandı. Çok geçmeden bu parıltılı madde işinde şarlatanlar cirit atmaya başladı! Kâr gözlerini kör etmiş olacak ki her şeyde bu parıltıyı kullanmaya başladılar!

radyum kızları

1920’lerin başlarında antibakteriyel “Doramad Radyoaktif Diş Macunu” dişleri beyazlatmakla kalmıyor diş etlerini de koruyor! pazarlamasıyla piyasa sürüldü!

William Bailey

Hatta Amerikalı William Bailey işleri öyle ileri götürmüştü ki radyum tuzundan yapılmış radithor adını verdiği bir ilaçla depresyon, iktidarsızlık, romatizmal hastalıklar, hipertansiyon, anemi, öksürük, grip, kanser ve 150ye yakın hastalığın tedavisinde kullanılacağını ileri sürüp pazarladı!

Bailey’in posterlerinde reklam yüzü olarak kullandığı Eben Byers adlı yetenekli golfçü radithor hapı sakatlıktan sonra çok iyi geliyor diyerek sürekli kullanarak birkaç sene sonra öldü… Ama bu bütün dişleri döküldükten sonraydı…

Bu bile radyumun etkisini anlamalarına yetmedi. Artık her şeyde neredeyse kâr hırsıyla radyum parıltısı kullanıyordu. Ressamlar gece parlasın diye boyalarında, tabelalar, tiyatro koltukları, anahtarlıklar, balık yemleri, oyuncak bebekler nerede parlayan ışıldayan ne isteniyorsa onun için kullanılacaktı artık…

radyum kızları şirketi

Sonra Amerika’da gözlerini dolar işareti bürümüş kimseler tarafından Radium Corporation New şirketi kuruldu. Karanlıkta askerler saat kadranlarını göremiyor gayesiyle başladıkları işe ev kullanımlarına kadar, saat üreterek devam ettiler. Şirket teknolojisinin adını da çok manidar seçmişti Undark yani karanlık olmayan… Direkt veya dolaylı yoldan binlerce insanın hayatını karartması kadar manidar…

İşçileri New Jersey’de haftalık 40 saate 18 dolar karşılığında çalıştırdılar ki 1917 ve 1926 yılları arasında bu paraları kazanmak çok olanaklı değilken genç kadınlar buna hayır diyemedi. Havalı ve itibarlı bir iş olarak göründü onlara.

Karanlıkta parıldayan bu mucizevi boya, çinko bir bileşim karıştırılmış radyoaktif radyum tuzlarından ibaretti. Bu karışımda, radyum atomlarından salınan parçacıklar, çinko atomlarının enerji seviyesini artırarak titreşmelerini sağlıyor, bu da ortama yeşilimsi bir ışık yayılmasını sağlıyordu.

radyum saatler

Savaşın bitmesiyle lüks evlerde aranan bir dekorasyon malzemesi haline gelmesiyle artan talep şirketin çok hızla büyümesine neden oldu.

Fabrikada çalışan kadınlara, minik kadranları boyama işini düzgünce yapabilmeleri için boya fırçasını dudakları arasında sivriltmeleri öğretilmişti. Bir zanaat öğrendiklerini düşünen bu kadınlar fırçayı her ağızlarına götürdüklerinde bir miktar da bu boyadan yutuyorlardı elbette! Etrafa yayılan radyum tuzları saçlarına yapışıyor elbiselerine geliyor onları parlatıyordu…

Aralarından bazıları hastalanıyor ama nedenleri hep başka gösteriliyordu. Mesai sonrası ellerinde kalan fazla boyayı parlaması için dişlerine, saçlarına sürüyorlardı, tırnaklarını bu boyayla boyuyorlardı… Hatta pahalı parfümerilerde satılan radyumlu mucizevi güzellik kremlerine, toniklere pahalı olduğu için ulaşamadıklarından boyunlarına ellerine krem niyetine sürüyorlardı…

Kısa bir süre sonra kadınlar birer birer gizemli hastalıklara yakalanmaya başladı… Ağızlarında yaralar çoğalıyor, dişleri dökülüyor, çene kemikleri eriyor durduk yerde kırılıyordu. Pek çoğunda tedaviye yanıt vermeyen derin kansızlık baş gösteriyordu. 1924 sonunda fabrika işçilerinden yedisi bu hastalıklardan ölmüştü bile!

radyum kızları - Marie Curie

Artan ölümler ve hastalıklar dikkatleri çekmesine rağmen kimse 19. yüzyılın mucizevi buluşu olan radyoaktif radyumun bu gizemli hastalıklara nedeni olduğuna inanmak istemiyordu. Para tatlıydı şirket yöneticileri için! Zaten fabrika yöneticileri nedense kurşundan maskeler ve mandallar kullanıyorlardı…  Ama işçiler?

Şirket doktorları hastalanan kadınlara diş eti iltihabı, ülser hatta cinsel yolla bulaşan hastalık olan frengi teşhisi koyuyordu.

Vakalar her geçen gün artarken Harvard Üniversitesi’nde bir grup bilim insanı olayı araştırmaya başladı. Bu gizemli hastalıkların nedeni belirlenmişti! Fabrikada çalışan kadınların ciltlerinde, saçlarında yüksek oranda radyum saptandı! Soluk alıp verdiklerinde fark edildi ki akciğerleri yine radyoaktif bir madde olan radon gazıyla doluydu!

Ölen kadınların analizinde kemiklerinde yüksek oranda radyasyon yayınımı vardı. Fabrika işçisi kadınların 50’den fazlası 1927’de radyum boyası zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirmişti bile! Hala bu dönemde ölenlerin sayısı tam olarak bilinmiyor…

radyum kızları dava

Bulguların yayınlanması üzerine bir hukuk savaşı başladı. Kısa süre sonra davaya eski işçilerde katılarak dava büyüdü.  Davacılar 250bin dolar tazminat talep etseler de fabrikanın arkasındaki politik ve maddi destek çok güçlü olduğundan dava uzadıkça uzuyordu. Şirket üretimine devam ediyor hatta Undark boyası 1960’lara kadar kullanılmaya devam edecekti…

radyum kızları

Dava nasıl mı sonuçlandı?

Davacı işçilerin ailelerine sus payı olarak 10bin dolar verilerek. İş yasaları güncellendi. Radyum kızları artık bir simgeydi! Sadece para değil onurları için mücadele ederek bütün politik gücü arkasında bulunduranlara karşı işçi yasalarını güncellemeyi başarmışlardı. Hayatları pahasına olsa bile…

radyum kızları gazete

These Shining Lives isimli bu konuyu içeren çok güzel bir tiyatro oyunu yapıldı. Hatta yakın zamanda Radyum Kızları adında bir film çekildi. Buralardan daha da detaylandırabilirsiniz konuyu…

radyum kızlarının mücadelesi

Marie Curie’ın radyoaktif maddelerle mücadelesi ve insanlığa onu açıklaması, ölümü pahasına insanlık tarihinde bilim adına çalışmaları çok çok değerlidir. O dönem bile değerleri kadın olduğundan yok sayılmak istendi. Hatta her tür ırkçılığa maruz kaldı. Özel yaşamı çok konuşuldu. Buna rağmen 1903 yılında aldığı Nobel fizik ödülünde konuşma yapılmasına ayak oyunlarıyla izin verilmedi. Tarihte ilk Nobel alan kadındı Marie Curie! Onun yerine kocası Pierre konuşma yapacaktı. Ama bütün erkek egemen ayak oyunlarına rağmen 1911’de Nobel Kimya Ödülü‘nü ona vermek zorunda kaldılar. Hem de radyum ve polonyumun keşfi üzerine.  Ve tarihi bir konuşma yaptı.

Marie Curie

Tarih boyunca olduğu gibi halen iki ayrı dalda Nobel Ödülü almış olan ilk ve tek kadındır Curie.

Aldığı Nobel ödüllerini bile araştırmalarına harcadı.

Marie Curie’nin not defterleri günümüzde halen radyoaktif saçılım yapmaya devam ettiği için (1500 yıl boyunca devam edecek) kurşun kaplı bölmelerde saklanıyor ve yine kurşun kaplı giysilerle incelenebiliyor.

Marie Curie labaratuvarda

Siz düşünün artık…

Yakın zamanda yine Türkçeye Radyoaktif diye çevrilen Marie Curie’nin hayatını konu alan film yapıldı.

Hatta kızı İrene ve damadı Federic, 1934’te alüminyum folyoyu alfa parçacıklarıyla bombardıman ederken yeni bir radyoaktif element ürettiklerini anladılar. Alüminyum atomlarını, doğada bulunmayan radyoaktif fosfor atomlarına dönüştürmüşlerdi. 1935’de Nobel kimya ödülüne layık görüldüler…

Son olarak!

solvey konferansı

Bu fotoğrafa iyi bakın. 1927’de yapılan Solvay Konferansı’nda da görüldüğü üzere Marie Curie, 29 bilim insanının arasındaki tek kadın!