Biyomimetik, insanların doğayı taklit etme eğiliminde olması sonucu oluşmuştur. Bazen doğaya karşı sorunları çözemediğimizde, bu gezegene uyarlanmış türlerden daha iyi modeller yoktur. Mesela zorda olsa kuşlar bize uçmayı öğretti.
İlk örnek olarak cırt cırtlı bant dediğimiz, Velcro Band’ın icadını bakabiliriz!
1940’larda İsviçreli mühendis; George de Mestral köpeği ile birlikte yürüyüşe çıktığında bir bitki türünün köpeğine ve kendi çoraplar yapışmasıyla başlıyor hikaye. Bu bitki kıyafetlerden ve köpeğin üzerinden zor bir şekilde ayrılıyor. Bunu fark eden George’nin aklına bir fikir geliyor. Adı çok sevimsiz olan dul avrat otunu taklit ederek ilk çırt çırt velcro bantlar ortaya çıkarıyor.
Doğanın milyonlarca yıldır yürüttüğü işi gözlemleyerek işlerimizi kolaylaştırıyor. Günümüzde biyomimetik çok geniş bir çözüm yelpazesine sahip! Tıp, enerji, havacılık, ve ileri malzemeler artık doğadan esinleniliyor.
Mesela: Kambur balinalar yaklaşık 36 ton olmalarına ramen harika yüzücüdürler, çok iyi dalarlar ve çok iyi zıplarlar. Kambur balinaların bunları yapabilmesinin ana nedeni, yüzgeçleri boyunca çıkıntılar mevcut olması ve sürtünmeyi azaltmasıdır. Ve % 36’lık bir kütle azaltımıyla biz bunları rüzgar tirbünlerine uygulayabildik ve enerji sağlayabiliyoruz.
Baykuşlar çok sessiz uçar. Bu sayedede avları onları fark edene kadar çok geç olmuştur.
Örümcekler alarm kurabilirler. Hatta kendilerine rüzgarda yelken açabilirler.
Japonya’da 1960’larda trenlerin 270 km aşan hızları ve bir tünele her girdiklerinde kör burunlarının yüzünden içerde basınç oluşunca, tünelden her çıktıklarında ses patlamaları yaratması insanları rahatsız eder! Ama doğa buna bir çözüm bulmuştur bile. Yalı çapkını kuşları harika gagaları ve modelleri sayesinde denize neredeyse sürtünmeyi sıfıra indirerek dalarlar. Ve trenin kör burnu yerine yalı çapkının gagası taklid edilerek ses azaltılır. Tabi baykuşların sessiz uçuşu için evrimleşmiş kanat-tüy yapısı ve penguenlerin rahatlıkla buz üzerinde kayabilme özellikleride eklenince Ses patlaması yok edilmiş ve aynı zamanda % 15 daha az elektrik kullanırken trenin hızı % 10 dahada hızlanmış oldu.
Köpekbalıklarının derisi kalındır. Elektron mikroskobu altında bakarsak eğer, yapı üst üste binmiş küçük dokunaçlardan oluşmuştur. Köpek balığını diğer mikroskobik tehlikelerden koruyor. Mesela bakteriler içeri bir yol bulamıyorlar maalesef. Bizde hastanelerde enfeksiyon yayılımını önlemek için bunu hastanelerde kullanıyoruz ve petrol tankerlerinin tabanını temiz tutmak içinde kullandık. Bu deri köpekbalıklarının daha verimli yüzmelerini sağladığı için tabiki de yüzmek içinde kullanıyoruz!
Ve cam gibi pürüssüz yerlerde hatta ters bile tırmanabilen Geko kertenkelelerinden de yararlanıyoruz. Parmaklarına yakından bakınca onların sırlarını çözmeye başlıyoruz. çizgiler halinde ve dahada yakından bakarsak, milyonlarca yapışkan dokunaç görüyoruz ki kendinden çok ama çok fazla ağırlıkla oradan onu koparamazsınız! Van der waals kuvvetinin işlediği bu durumdan çok güçlü bantlar üretiliyor artık. Ve örümcek adam gibi düz zeminlerde tırmanmak mümkün.
Farkında mısınız? Evrim gerçekten bizden daha iyi bir problem çözücü.
Tüyler, tohumlar, yapışkan eller. Sürdürülebilir ekosistemleri, doğanın yaptığı gibi başarabilirsek, her şeyi israf eden kar amaçlı endüstüriden kurtulabililirsek, doğa umarız geri dönüştürülebilir teknoloji ilerledikçe daha çözüm odaklı olacağız!
Ve doğamızla yan yana savaşmadan yaşayabiliriz…
Yani biyomimetik kaynakları daha verimli kullanmamıza olanak sağlayacak, güç tüketimini ve israfı azaltacak!
Biyomimetik videomuza göz atmayı unutmayın… 🙂
Hoşçakalın:)