Astronomi Biyoloji Hypatia Arşivi Kimya

Uzaylılar Hakkında Ne Biliyoruz?

Uzaylılar Hakkında Ne Biliyoruz?

Uzaylılar Hakkında Ne Biliyoruz?

İnsanlar, yıllardır başka bir evrende yaşamın var olup olmadığını öğrenmek için bir arayış içindeydiler.

Bu bilimsel araştırmalar, dini ve felsefi bir çok alanda ilgi çekici olmuştur. Ve ilginç bir şekilde, 1950 gibi erken bir tarihte Enrico Fermi gibi bilim insanları, etrafta var olabilecek ama tespit edilemeyen dünya dışı uygarlıkların varlığını sorgulamaya başladılar…

Bu araştırmayla geçen yılların sonlarına doğru, daha sonra “Fermi Paradoksu” adını alacak bir soruya yöneltti bizleri:

“herkes nerede?”

Bu aynı zamanda bir soruyla kalmadı, “onlar eğer varlarsa yaşamları nasıl olmalıydı?” sorusunuda gündeme getirdi…

2000’li yıllarda Ufo’lar üzerine spekülasyonların artması ve insanların daha fazla meraklanması daha fazla takıntıya dönüştü. Uzaylılar eğer varsa neye benziyorlar, neyden yapıldılar, onları nerede buluruz gibi birçok soruyla boğuşuyoruz artık!

Uzaylılar Hakkında Ne Biliyoruz?

Uzaylılar Hakkında Ne Biliyoruz?

Bu uzaylıların en doğru tasviri, filmlerden veya tv şovlarından gördüğümüz insana en çok benzeyen modeller olabilir. Ancak asıl detaylar, büyük kel kafası, kocaman gözleri ve yeşil derisi olarak servis edilmesiydi.

Görünüşte bu yeterli gibi duruyor, ancak önde gelen bilim insanları ve bilimkurgu yazarları sizce buna katılıyor mu?

Bilimkurgu yazarı Kevin Anderson, bu uzaylıların farklı bir biyokimyasal temelden geldiği için iki bacağa, göze, kulaklara ve burun deliklerine veya cinsiyete sahip olmalarının imkansız olacağına inanıyor. Bunun yerine, bir dış iskelet ve kafatasının mevcut olacağını çünkü beyni ve vücudun bütünlüğünü bir şekilde korumaları gerektiğini savunuyor. Ek olarak, üreme sistemleri; yumurtlama, tohumlama veya tomurcuklanma yoluyla olabilir.

Ayrıca, gözlerimize, burnumuza ve kulaklarımıza benzer bir duyusal sistemin yerinde olması gerekir. Bununla birlikte muhtemelen gözleri kendi yıldızlarının koşullarına göre evrimleşecektir.

Bu konular üzerine yazar olan Darren Campo, bir uzaylının yaşam formunun simetrik olması gerektiğini savunuyor. Çünkü bu kavram insanlar ve yaşayan, büyüyen her şey için geçerli. Boyut açısından, bir uzaylının vücudunun çoğu enerji kaynağına, yerçekimine ve ortam yoğunluğuna bağlı olacaktır.

Şimdiye kadar; uzaylılar nerelerde yaşayabilir gibi sorular sorup, açıklamaya çalışıldı.

İlk aday komşumuz Venüs oldu.

Eylül 2020’de bilim insanları gezegenin atmosferinde fosfin izleri keşfetti. Fosfin, bir fosfor atomu ve 3 hidrojen atomundan oluşan kimyasal bir bileşiktir. Bu kimyasal, oksijen solumayan mikroplar ve bazı insan faaliyetleri ile bağlantılıdır. Bu molekülün üretimi doğal olarak gaz devleri tarafından yapılır ve Venüs’teki varlığı, garip bir şekilde bunu soluyan yaşam formlarına işaret olabilirdi…

Ancak gözlemi çok zor olduğu ve fosfin kolayca taklit edilebildiği için bu düşünce yavaşça son buldu. Çünkü çeşitli jeolojik süreçler fosfin üretebilir, bu nedenle bu durum canlı bir organizmaya spesifik olarak bağlanamadı…

Uzaylıların bulunabileceği bir başka olası yer de samanyolumuzdaki 127 farklı gezegendir…

Tabi biz buna nasıl ulaşıyoruz? Drake denklemi olarak bilinen, uzaylı dostlarımızın olası durumlarını hesaplamaya çalıştığımız bir denklemle!

Drake Denklemş

Drake Denklemi

1961’de astronom Frank Drake; galaksimizde mevcut olabilecek yabancı uygarlıkların sayısını tahmin etmeye çalışan denklemini ortaya atmıştı..

Tipik oluşum hızı, gezegen oluşturan yıldızların yüzdesi ve yaşam için uygun bileşenlere sahip çok daha düşük gezegen yüzdesi gibi bugüne kadar bilinen değişkenleri kullanarak galaksimizde 127 yaşam oluşabilme ihtimali olan gezegen bulabiliyoruz…

Samanyolu’nda zeki yaşam formlarının şu ana kadar sadece Dünya’da olduğunu bilen bizler, teleskoplara ek olarak, teknik gelişmeler sayesinde güneş sisteminde araştırma yapabilmek için robotik uzay sondalarının geliştirilmesine devam ediyoruz. Yıldızlar arası robotik görevler için hazırlanıyoruz, ayrıca uzay teleskopları ile uzayın daha derin noktalarını tespit edebilmek için yeni yeni teleskoplar icat ediyoruz. Ve yeni teknolojik cihazlar, yüksek hızlı bilgisayar teknolojisi ile birlikte, uzaylıların bulunmasında büyük bir yol ve hareket kazanacağımızda doğru…

Umarız, bu cabalar Fermi Paradoksu’nu cevaplamaya yardımcı olur!

Yalnız mıyız?

Hala henüz bilemiyoruz!

Son olarak uzaylıların neye benzediğini, neyden yapıldığını ve hatta onların nerede bulunacaklarını bir kesinlik düzeyinde söyleyebilmek imkansız. Ancak bilinmeyenle yüzleşmek ve bu öngörülemez gerçekliğin içinde hayal kurabilmek son derece heyecan verici olduğu için bu sorulara cevap bulmaya çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz…

Konuyla Alakalı: Drake Denklemi