SIFIR
Arapçada boş anlamına gelir. Ayrıca Arapçada sihir anlamına gelen sifr’den türetilmiştir. Sihirli olan varlık değil yokluğun kendisidir.
-1 ile 1 arasında.
Yokluk sembolü!
Sıfır dengedir!
Belki de en geç keşfedilmiş rakam!
Yeni, hiç kullanılmamış, gıcır anlamında da kullanılan bir sıfattır.
Çarpmada yutan, toplamada etkisiz ama bölmede biranda sonsuza götürebilir bizi!
Şükrü Erbaş’ın küçük acılar isimli kitabında yer alan şiiridir.
Ne artıdır, ne eksidir. Hem hiç biriyken, aynı zamanda ikisi birden de olabilir. Bir nevi bekleme odasıdır sıfır, eksiyi ve artıyı ayıran sınır ve sır kapısıdır. Notr’dur. Kendisi bizzat pozitif veya negatif degil, bunlardan arınmışlık halidir. yokluk gibidir ama değildir. Yeni bir başlangıç belki de ötesi gibidir. Ana rahminden şefkat dolu kucaklara. günebakan tarlalarından toz kokulu asfaltlara. Yeniliğin hattâ yenilikçiliğin tam kadrajını çerçeveleyen bir kavram. Var gibi de ama yok gibi de. Yeni bir şey gibi değildir ama çıplaklıktır. çırılçıplaklıktır. Duruluk ve sadelik. Sessizlik ve gözdelik. Kokusuz ve susuz. Yalın ve bitik. Kargaşalardan tamamen uzak!
Türkçe sözlüğe göre, kendi başına değeri olmayan, değersiz ölmek. başarısız, kötü, verimsiz. gücü kalmamak, artık dayanamaz olmak. elde avuçta bir şeyi kalmamak, iyice yoksullaşmak. iflas etmek, batmak, son bulmak. Ondalık sayı sisteminde sağına geldiği rakamı on kere büyütür anlamalarında kullanılır…
Sıfır “hiç” degildir, eksiler aleminin sonu, artılar alemine geçilen sınırdır. Çok onemli olan sıfırı her hangi bir rakamın yanına getirdiğinizde, onu on misli büyütür ya da küçültür. Sıfırın keşfi ateşin ve tekerliğin keşfi gibi, insanlık tarihindeki en onemli birkaç büyük keşiften biridir.
Sıfır olmasaydı ne bugünkü matematik, ne cebir, ne eksi sayılar, ne uzay gemileri, hiç biri olamazdı. Babil tabletlerinde ve Maya yazılarında karşımıza çıkar. Antik çağlarda bile izine rastlarız ama daha çok kabul gören Alex Bellos, Hindistan’ın bu iş için en uygun şartlara sahip olduğunu belirtiyor:
“Hiçbir şeyin bir şey olduğu fikrinin onların kültüründe zaten köklü bir yeri vardı. Örneğin ‘nirvana’ bir hiçlik halidir; tüm endişe ve arzularınızdan arınmışsınızdır. Öyleyse hiçliği ifade eden bir sembol neden olmasın?”
Bu sembole ise ‘şunya’ adı verildi. Şunya, kelime anlamı olarak hiç, fakat aynı zamanda sıfır anlamında da kullanılır. Eski Yunan’ın mistik-felsefi düşüncesinde ise her rakamın belli bir değeri vardı ve bu değerler sistemi içinde boşluğu anlatan sıfır rakamına yer yoktu.
Erkek bir rakam olan 1, mantığı;
Dişi bir rakam olan 2, Genel düşünceyi;
3 rakamı, Genel uyumu;
4 rakamı, cezayı simgeliyordu.
Sıfır gibi yeni bir rakam, bütün bu mistik-felsefi sistemi altüst etme tehlikesi taşıyordu. Bizde buradan yola çıkarak şunlara varıyoruz… ilk defa M.S. 632 yılında Hindistan’da, Brahmagupta kullanmıştır. Matematikçi ve gökbilimci Brahmagupta Sıfır ile matematiksel işlemler yapmış ama sayıları sıfıra bölme konusunda apaşıp kaldığı belirtilmiştir.. Brahmagupta’nın izinden giden 12. Yüzyıl Hint matematikçisi Bhaskara, 0’a bölünme üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda, bir sayıyı sıfıra bölersek sonsuz elde edeceğimizi ileri sürerek Brahmagupta’yı tamamlayarak bir nefes aldırdı sıfıra…
Bhaskara “sonsuz”u şöyle tanımlamıştır: “Hiçbir değişiklik göstermeyen bir miktar… Bu miktara ne ekler ya da çıkarırsanız, hiç bir değişiklik ortaya çıkmaz…
Bunu örneklendirecek olursa Örneğin 6’yı 0.1’e böldüğümüzde 60 elde ederiz; 0.01’e böldüğümüzde ise 600. Paydadaki sayı ne kadar küçülürse sonuç o kadar büyür. Bu mantıkla mutlak küçüklük olan 0’da cevabın sonsuz olması gerekir. Ama tabi ki biz onun yalancısıyız Tanımlı mı? tanımsız mı? diye sorup devam edelim!
Şu andaki haliyle sıfır sayısının kullanılmasını sağlayan kişi M.S. 830 yıllarında Fars kökenli matematik ve gökbilimci Hârizmî’dir Ayrıca Harezmî “cebirin babası” olarak kabul edilir.
Avrupa’da ilk defa, Hint-Arap sayıları ile ilgilenen Leonardo Fibonacci tarafından kullanılmıştır. M.S 1200’lü yıllara denk gelen bu olayın ardından Avrupa’da sıfır hızla kullanılmaya başlanmıştır. Hem Roma rakamlarının, hem Arap sayılarının bir arada kullanılmaya başlaması Avrupa’da bir karmaşayı da ortaya çıkarmış, hatta 1299 yılında Floransa’da Arap rakamları ve özellikle sıfırın kullanılması yasaklanmıştır. Bunun sebebi ise kolayca 9’a dönüştürülüp sahtekarlıkların yapılmasına olanak sağlamasıydı. Ayrıca negatif sayılara geçit olduğu için de tehlikeli görülüyordu: Zira bu durum, borç alıp verme olgusunu meşrulaştırıyordu. E tabi ticarette sıkça kullana kullana hayatımızdan çıkaramayacağımız bir yer edinmiş sevgili sıfır kardeşimiz..
Sıfır olmasa bilim de olmazdı. Sıfırıncı boylam, sıfır derece sıcaklık, sıfır enerji ve sıfır kütle çekimi bunun örnekleridir. Hatta sıfırdan başlamak, sıfır tolerans, sıfır hata gibi sayısız terimle günlük konuşma dilimize girmiştir. Matematik sıfır olmadan çalışmaz. Sayı sistemi, cebir ve geometrinin işlemesini sağlayan matematiksel kavramların özünde yer alır sıfır. Sayı doğrusunda pozitif ve negatif sayıları birbirinden ayırdığından dolayı özel bir konuma sahiptir.
19. Yüzyıl Amerikan matematikçisi G.B. Halsted, Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı oyunundan bir cümleyi uyarlayarak, sıfırın icadının cisimsiz hiçliğe bir ikametgah ve bir isim, bir görünüş, bir simge vermekle kalmayıp, faydalı bir güç kazandığını, bunun da bağrından çıktığı Hint ırkının bir özelliği olduğunu dile getirmiştir.
7 numara dizisinde hatırlar mısınız?
Haydar; Armağan’a ne güzel ifade ediyordu aşkını sıfırla…
Sıfır bir değer değildir. Bir sayı bile degildir…Ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır. Tıpkı sevda gibi…. -Sevdanın da tek başına değeri yok. İlle de biri olmalı. Sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır.. Sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür…
Neden Bir Sayıyı 0’a Bölemiyoruz?
SIFIR videomuzu izleyebilirsiniz!