Öncelikle İğne Korkusu hakkında konuşmamız gerekiyor…
İngiltere’de neredeyse her dört kişiden birinde iğne korkusu var yani “tripanafobi“… Amerika’da ise her üç kişiden birinde tripanafobi bulunuyor… Dünya’daki insanların da neredeyse %70’i bu ufak iğnelere karşı korku yaşıyor.. Yani iğneden korkmak gayet normaldir.
Onlardan korkmamızın nedeni aslında beynimizin düzgün çalışmasıyla, evrimsel geçmişimizle ve beynimizin nörofizyolojik devreleriyle ilgili. Yani iğnelerden biraz korkmamızın ana nedeni evrimden kaynaklanmaktadır.
Atalarımızın eğer bir metal parçası derilerini deliyorsa bu muhtemelen enfeksiyon ve ölüm anlamına geliyordu… 1000 yıl önceye gitsek bile kanın vücudumuzdan çekildiğini görmek için, örneğin damarımıza kan tahlili için bir iğne sokulduğunda buna bakamazdık. Çünkü vücudumuzu terk eden kan ölüm anlamına gelmektedir. Bu nedenle iğneleri bir tehdit olarak görmek üzerine evrimleştik… Ama ironik olarak şu an iğneler hayatımızı kurtarıyor!
Bugün cildimize giren küçük, küçücük metal parçaları, bize aşı veren şeydir veya hayatımızı uzatmaya yardımcı olan tıbbı muayeneler için kan almak için kullanılır.
Ancak iğne enjeksiyonları sadece 100 yıldır hayatımızda… Fakat beynimiz iğnelerin bize yardım ettiği gerçeğini doğru bulmak için evrimleşmedi… Yani beynin iğneden korkması, doğal davrandığı anlamına gelir…
Covid-19 gibi bir hastalık iğnelerimiz olmadan önce insanlığı vursaydı, aşı olamazdı, kan tahlili olamazdı, potansiyel olarak virüsün kontrolünü kaybederdik… Ve aşı kliniklerinde kuyruklar oluşturmamız gereken bir distopik bir dünyada olamazdık…. Ama bu gerçek hayat!
Anketler, nötr iğne deneyimlerini tamamen unutma eğiliminde olduğumuzu, nadiren olumlu iğne deneyimlerini paylaştığımızı ve çoğunlukla kötü iğne deneyimlerini sevdiğimizi gösteriyor.
Başka bir araştırma, hikayeyi ya daha eğlenceli hale getirmek için ya da korku salmak için, birçok durumda kötü iğne deneyimlerimizi abarttığımızı, ancak bazı durumlarda diğer insanların kötü iğne hikayelerini alıp kendi alıntılarımıza karıştırdığımızı buldu…
İğne tehdidini sürekli abartıyoruz! Ancak beynimizin tehditleri fazla tahmin etmesi de doğal…
Eğer aşı ile iğne tehdidini abartırsanız ve almazsanız hastalanmaya karşı daha duyarlı olursunuz. Aşılanmayan toplumların çocuklarında gördüğümüz kızamıktan ölümlerin artışı gibi!
Ve bu iğne korkusu ayrıca medyada da iyi beslenmeye çalışılıyor. Filmler de birçok olay örgüsünü kirli iğnelerle, iğnelerle yayılan hastalıkla tasvir etme eğilimindedir… Ve bu genel korkumuzu daha da diri tutar…
Ancak bir analiz, yaşanan her on yıllık yaşam için iğne korkusunda %8.7lik bir azalma olduğunu buldu… Bu muhtemelen iğnelere maruz kalmanın artmasından kaynaklanmaktadır…
Başka bir analiz ise, en yüksek iğne korkusunun Suudi Arabistan’da olduğunu, ve İsveç’in iğnelerden en az korktuğunu buldu… Yani aslında ne olursa olsun aşının sürekli uygulandığı ülkelerde iğne korkusu daha azalmış görünüyor… Biz de bu aşı korkusundan kurtulmak ve aşı olmak zorundayız…
Bir paranın aşı olunan noktaya sanki manyetik olarak yapıştığı virali nasıl hemen yayıldı mesela değil mi? Terli vücudumuza yapışması kadar doğal ne olabilirdi oysa ki? Kasıtlı yanlış bilgilerden veya şakalardan veya komplo teorilerinin yayılmasından bahsetmiyoruz daha bile. Kısacası insanlar genellikle anlamadıkları şeylerden korkarlar.
Peki Covid aşıları kollarımızın manyetize olmasına gerçekten neden olabilir mi?
Her şeyden önce Covid-19 aşılarında manyetik metal yok. Bazı aşılar eser miktarda alüminyum içerir. Ancak bu miktarlar halihazırda içtiğimiz su veya yiyeceklerde bulunanlara benzer. Zaten alüminyum da manyetik değildir!
Ayrıca aşılar, genel olarak, hacim olarak 1 mililitre ila 0.3 mililitre arasında değişen az miktarda sıvı içerirler.. Size sadece ferromanyetik madde enjekte edilmiş olsa bile bu hacim o kadar küçüktür ki maalesef kolunuzu manyetik yapamaz. 😊 Derideki yağlar ve nem ile ter kolunuzdaki yapışkanlığı arttırabilir. Bunu, bir parayı tükürükleyerek de deneyebilirsiniz…
Devam edelim…
Genel olarak insanların %10’u bayılmayı içeren iğne korkusunun en şiddetli versiyonunu yaşıyor. Bu ciddi bir oran, böyle bir pandemi sürecinde bu çözümlenmesi gereken temel sorunlardan biri bizce. Çünkü iğne korkusunu bu denli yaşayan kişiler genel olarak tıbbı yardımdan da kaçınma eğilimindeler…
İğnelerin ne işe yaradığını ve aşıların daha verimli eğitimlerle anlatılması toplumsal olarak bizi daha iyi korumaya alacaktır…
İğneden korkmak çok doğal bir eğilimdir. Ama aşı olmamak sorunu daha da tırmandıracaktır… Zorunluluğun varlığı zorlamanın yokluğu en temel insan düşüncelerimiz olmalı! Aşı zorunluluktur, bir zorlama değil! Aşımızı olalım!