Biyografi

Seksek Oyunu Şekli Nereden Gelir?

Seksek oyunu hepimiz biliriz. Tebeşirle yere çizilen kareler ve karelerin içine sayılar yazmakla oyun hazırlanmış olur. Daha sonra çizgilere basmadan çizdiğimiz şeklin sonuna kadar genelde tek ayakla gitmeye çalışır ve başladığımız noktaya geri dönmeye çalışırız.

Peki, bu çizgilerin aslında şeytanın tuzakları olduğunu söylesek?

Ortaçağ Hristiyan toplumu, Tanrıyla iç içe olduğu için günlük yaşam doğal olarak bundan etkilenirdi. Çocuk oyunları da bu durumdan payını almıştı. Seksek oyununun ortaçağ versiyonu yarım daireden oluşur. Peki, kare ve daire neyi temsil ediyor? Bakalım.

Aristoteles Ay’ı referans noktası alarak evreni Ay üstü ve Ay altı âlem diye ikiye ayırmıştı. Yeryüzü ‘ay altı alem’ diye adlandırılır ve değersiz görülürdü. Çünkü burada her şey oluş ve bozuluşa tabiydi. Ölüm, çürüme, bozulma, fanilik vardı.

Peki, yeryüzünün kare ile ilgisi ne?

İlgisi şu: yeryüzündeki yani ay altı âlemdeki her şeyi oluşturduğu düşünülen 4 ana madde ( ateş, su, hava, toprak ), 4 mevsim, Hristiyanlıkla beraber 4 İncil… Hepsi 4 kenarlı bir şekil olan kareyle temsil ediliyordu. Gökyüzü ise yani ‘ay üstü âlem’  kutsalların mekânıdır. Orada oluş ve bozuluş yoktur. Sonsuzluk vardır, fanilik yoktur. Pythagoras geleneğinden gelen etkiyle beraber Hristiyan dünyası da daireyi en mükemmel şekil kabul ediyordu. Ayrıca yeryüzünde doğrusal hareket mevcutken, gökyüzünde bu hareket söz konusu olamazdı. Gezegenler kutsaldı ve en mükemmel şekil olan daireyi taklit ederek dönüyorlardı. Şanlarına bu yakışırdı. İşte bu sebeplerden dolayı kare yeryüzünü yani aşağıda olanı temsil ederken, daire ise gökyüzünü yani kutsalı temsil ediyordu.

Leonardo Da Vinci Vitrivius adamı - seksek oyunu

Leonardo Da Vinci’nin Vitrivius Adamı eseri  insanın her iki dünyaya – ay altı ve ay üstü aleme – ait olduğunu anlatır. İnsan bedenen  ay altı dünyaya aitken ruhu kutsaldır. Bu yüzden insanın kendisi kare ve dairenin içine yerleştirilir. Çünkü her iki alem de bir yönüyle insanın içindedir.

Şimdi gelelim bütün bunların seksek oyunu ilgisine.

Çizilen ilk karenin üzerine ‘yeryüzü’ yarım dairenin üzerine ise ‘gökyüzü’ yazılırdı. Bir anlamda bu çizim, insanın mistik anlamda alması gereken yolu sembolize eder gibidir. Kişi yeryüzünde hayatına başlar ve çizgilere yani şeytanın tuzaklarına basmadan ilerlemesi gerekir. İlerlediğimiz her kare bizi daireye daha çok yaklaştırır ve dolayısıyla kutsal olana daha çok yaklaşırız. Biraz daha ileriye gidersek aslında seksek oyununda en ilerideki yarım daireye varıp tekrar yeryüzüne yani ilk kareye dönmek; Mesih inancının mikro ölçekteki tekrarı gibidir. Kişi gökyüzüne çıkar ve oyunu başarması için yeryüzüne dönmek zorundadır.

Ortaçağ bireyinin günlük yaşamı bile işte böyle sembolik öğelerle doludur. Felsefe, bilim, sanat gibi her alan bir şekilde toplumun metafiziksel kavramlarıyla bağlantılıdır. Mimari de mevcut anlayıştan etkilenmişti. Seksek oynamak için elimize tebeşir alıp çizgileri çizmeye başladığımızda aslında kilisenin yaygın mimari anlayışını yola ya da kaldırıma resmetmiş oluyoruz.