1890’lı yılların sonunda, fizikçi Max Planck fizik yasalarının matematiksel ifadelerini basitleştirmek için bir dizi birim önerdi. Doğada bulunan sadece beş sabiti kullanarak (ışığın hızı ve kütleçekimsel sabit dahil), herkes aynı noktaya varabilirdi. Siz, ben ve hatta başka gökadalarda yaşayan birileri bile bu Planck birimlerini elde edebilirdi. Çünkü Planck birimleri cinsinden yazıldıklarında, bu beş temel sabitin değeri 1 oluyordu.
Planck birimleri, belli bir prototip nesneye veya parçacığa değil, sadece boş uzayın özelliklerine dayanır. Bu birimlerin tanım gereği 1’e normalize ettikleri evrensel sabitler şunlar: Işığın boşluktaki hızı (c), kütleçekimsel sabit (G), indirgenmiş Planck sabiti (ħ), Coulomb sabiti (1/4πε0) ve Boltzmann sabiti (kB). Özel görelilik için c, genel görelilik için G, kuantum mekaniği için ħ, elektromanyetizma için ε0 ve sıcaklık kavramı (istatistiksel mekanik ve termodinamik) için kB olmak üzere, bu sabitlerin her biri, temel bir fizik kuramı ya da kavramı ile ilişkilidir.
Temel Planck birimlerinin boyutları şunlardır: Uzunluk, kütle, sıcaklık, zaman ve yük. Örneğin proton, Planck uzunluğundan 100 milyon trilyon kat daha büyüktür. Yani eğer protonu gözlemlenebilen evren boyutunda düşünürsek, Planck uzunluğu sadece Tokyo ile Şikago arası uzaklık kadar olur. Uçakla 14 saat süren bir mesafe ilk bakışta uzun gelse de, evren boyutlarına kıyasla düşünürseniz çok küçük bir aralık.
Planck ölçeği bir dizi evrensel sabitten yola çıkarak ortaya konmuştu. Sonradan bu limitlerin aynı zamanda bilinen fizik yasalarının uygulanma limitleri olduğunun da anlaşılması şok etkisi yarattı. Örneğin Planck uzunluğundan daha kısa bir mesafe anlam ifade etmiyordu; o boyuta inildiğinde, bilinen fizik çöküyordu. Planck ölçeği, evrenin minimum limitleri demekti ve bu minimumun altında fizik yasaları, yasa olmaktan çıkıyordu.
Fizikçiler Planck ölçeğinde tam olarak neler olduğunu bilmiyor ama bir takım tahminleri var. Bazı kuramsal parçacık fizikçileri, dört temel doğa kuvvetinin (elektromanyetik, kütleçekimsel, zayıf çekirdeksel ve güçlü çekirdeksel kuvvetler) bu ölçekteki enerjilerde birleştiğini, birbirlerinden ayırt edilemez duruma geldiklerini düşünüyor. Ayrıca kuantum kütleçekim ve süpersicimlerin de Planck enerji ölçeğinde baskın görüngüler olma olasılığı bulunuyor.