Biyografi Hypatia Arşivi

Nikola Tesla ve Tesla Bobini

Sihir gibi görülen şey tam anlamıyla gerçek… Ama bu konuda bazı durumlara el atmamız gerekiyor. Doğru bilinen yanlışlar, yanlış bilinen doğrularla Nikola Tesla …

Nikola Tesla - tesla bobini

Öncelikle bobin nedir onu anlayarak yavaş yavaş gidelim… Bobin, elektronik devre elemanlarından sıkça kullandığımız bir araç. Makara etrafına sarılmış yalıtılmış telden oluşmuş içinden akım geçebilen araçtır. Üzerinden akım geçen tel manyetik alan oluşturur, prensibi bu kadar basittir aslında.

En basit haliyle elektrik enerjisini üzerinde manyetik alan olarak depolayan araçtır bobin.

Yapımı da kolaydır. Motorlarda, rölelerde, hoparlör, trafo ve elektromıknatıslarda kullanılır. Aslında kullanılmayan alan yok gibi. Tvlerimizde, antenlerin yükselteçlerinde, radyo devreleri, besleme kaynakları, transformatör, jeneratörlerde kullanılır…

Bobin biraz kafamıza yer ettiyse gelelim muazzam bir dahiye… Kimden bahsediyoruz? tabi ki Nikola Tesla’dan! Başlamadan önce şunun üzerine basarak belirtmekte fayda var. Kesinlikle kimseyi itibarsızlaştırma ya da küçümseme gibi bir derdimiz yok. Özellikle bir dahi olan Tesla için kesinlikle böyle bir düşünce içinde değiliz. Ama yanlış bilinen gerçeklerle yüzleşmeye hazır olalım…
Sosyal medyanın gelişkinliğiyle mitler yaratmayı seviyoruz maalesef. Bir işin aslı astarını araştırmadan önümüze konan çoğu şeye inanıyoruz hatta daha fazla tık almak için yapılanları da çok kişi tıklamışsa doğrudur diye algılıyoruz.
Nikola Tesla‘da bunlardan nasibini almış tabi efsanelerin efsanesi konumuna yükseltilmiş bir dahi o!

“Işınlama” hakkında kendine bir dayanak mı arıyorsunuz? At oradan bir Nikola Tesla. “Görünmezlik” mi diyeceksiniz? Nikola Tesla ne güne duruyor? Depremlerin ardında ABD mi var demek istiyorsunuz? Hemen Nikola Tesla’yı referans verin.

Kablosuz elektrik mi? Tesla bulmuştu ama, “bakır kablo mafyası engel oldu” deyiver gitsin… Böyle böyle göklere çıkarmaktan geri durmadık Tesla’yı. Göklere çıkarılmayı hak etmiyor mu? Ediyor tabi ama gerçekler daha güzel değil mi?

10 Temmuz 1856’da Hırvatistan’da doğan Tesla 7 Ocak 1943,’de Newyork’ta bir otel odasında 87 yaşında ölene kadar sayısız icatta bulunmuş 300’ü aşkın da patent almıştır. Tabi bu bazı kaynaklarda daha aşağı bazı kaynaklarda çok daha fazla şişirmelere gebe.

Nikola Tesla bir dahiydi. Nikola Tesla, sıra dışı bir insandı evet. Nikola Tesla günümüze önemli katkılarda bulunmuş, önemli bir bilim insanı, mucit ve isimdir ve hakkı yenmiştir hem de defalarca, evet. Tüm bunların aksini iddia etmek neredeyse imkansızdır.

O dönem ticari rant savaşlarında sürekli yenilmiş, ayak oyunlarına karşı tavır sergilemekte başarılı olamamış hatta yapmaya çalıştığı ayak oyunlarını da yüzüne gözüne bulaştırmıştır…

edison

Hani ampulu bulan bir bilim insanı var ya! Heh işte o! Thomas Edison tarafından da baya bir hırpalanmış maalesef. Patentleri çalınmış, o patent almadan ondan önce almış, ya da aldığı patentlerin devamını getirememiş bir türlü. Edison kapitalizmi özümsemiş ‘’emek hırsızlığının’’ kapitalizmde temel madde olduğunu çözmüş… Nikola Tesla işte buralarda onlar gibi olamamış…

Burada patent nedir açmakta fayda var.

Patent, bir buluşu bulan kişinin üzerine alması ile başka kişilerin bir süreliğine de olsa kullanımı, kopyalaması ve satması gibi durumlarda patent sahibinin onayına tabi olan bir durumdur. Yani patent sahibi bundan para talep edebilmektedir. Tıpkı telif gibi… Patent olgusu aslında sistemsel bir sorun. Tam bizler tarafından desteklenmemesine neden oluyor. Bir buluşun herkes tarafından kullanıma açık olması daha güzel değil mi sizce de?

Mesela tarihte bu patent olgusunda Marie Curie örnek verilebilir. Maddi sıkıntılarına rağmen radyumu keşfetmiş ve herkesin yararlanabilmesi için patent almamış, herkesin üzerinde çalışma yapabilmesini teşvik etmiştir…

Nikola Tesla  - marie curie

Şimdi bu patent olgusundan yola çıkarak dünyada en üretken bilim insanı unvanını Tesla’ya yapıştırıyoruz. Ama bu doğru değil. Patent almada çok başarılı bir bilim insanı olmadığını söylemiştik… Ortalama 300 kabul etmiştik. Ama eğer patent bir kriterse Shunpei Yamazaki 20.000’in üzerinde patentle dünyada en fazla patent almış kişi olduğunu da gözden kaçırmamak lazım.

Şöyle devam edelim alternatif akım jenaratatörün mucidi Nikola Tesla değildir!

Çünkü Avrupa’da daha Tesla doğmadan 24 yıl önce alternatif akım jeneratörü 1832’de Hippolyte Pixii tarafından üretilmiştir hatta  Guillaume Duchenne, 1855 yılında alternatif akımı pratik amaçlarla kullanmayı başaran ilk insan olarak tarihe geçmiştir.

Hippolyte Pixii

Ama tesla öyle büyük bir dahi ki öngörülü biri olduğundan ABD daha alternatif akımla tanışmamışken, Tesla kendi ürettiği alternatif akım jeneratörlerini ABD’ye taşıyarak orada pazarlamaya çalışmıştır. Bu nedenle Edison ile Tesla arasında AC ve DC savaşları diye bildiğimiz durum yaşanmıştır. Sonunda ise kazanan Tesla olmuştu ve ABD’de de AC yayılmaya başlamıştı ama bu sırada Avrupa’da bu akım çoktan başlamıştı bile! Doğru akım uzak mesafelere taşınırken daha maliyetli olmaya başlıyor kısa aralıklarla daha fazla yükselteç kullanmak ve daha kalın kablolara ihtiyaç duyulurken alternatif akım daha kolay ve daha ucuz yollarla uzak mesafelere taşınıyor.

Mesela yine ilk transformatörlerin mucidi de Tesla değildir. Daha Tesla öğrenciyken Károly Zipernowsky, Miksa Déri ve Ottó Bláthy tarafından 1870’lerde trafo yani transformatör icat edilmiştir. Tabi Nikola Tesla 1880 yılında trafoculuk ve ses iletimi alanında çalışmalarıyla onlarca şey kazandırmayı bilmiştir. Ama şunu da belirtmekte yarar var şu an kullandığımız modern trafoların mucidi de 1885 yılında üreten William Stanley‘dir.

Károly Zipernowsky, Miksa Déri ve Ottó Bláthy

İlk hoparlörün icadı konusunda da baya bir çelişki var. Bu konuda bilgi eksikliğinden Tesla’ya yüklüyoruz. Ama tarihte ilk tüm resmi kayıtlara göre hoparlörün mucitleri C.W. Rice ile Edward Kellogg‘dur.

Madem patent olgusu önemli burada patente bakarsak da 1921’de icat ettikleri 1925’te patent aldıkları bilinmektedir.

Fikrin yaratıcısı da Tesla’dan yıllar evvel yaşamış Werner Von Siemens olarak tarihte bilinmektedir.

Radarı ilk icat eden de, floresan lambalar üzerine ilk çalışan da, ilk mikrodalga ileticilerinin mücidi de maalesef Tesla değildir. Radarı icat eden: 1903 yılında Alman mucit Christian Hulsmeyer’dir. Floresan lambalar üzerine ilk çalışan: 1857 yılında Alexander E. Becquerel. İlk mikrodalga ileticilerini yapan ise: Albert W. Hull’dur.

Alexander E. Becquerel - Nikola Tesla

Niagara Şelaleri kullanılarak dünyanın ilk alternatif akım hidrosantralinin yapımını da Tesla’ya atfediyoruz. Ama bakalım öyle mi?

Alternatif akımın mucidinin Tesla olmadığını bildiğimizden zaten ortada sorun kalmıyor ama bu tarz santrallerin tasarlanmasında 1885 yılında Westinghouse, Stanley, Oliver Shallenberger, Benjamin Lamme zaten çalışmaya başlamıştı. Tesla’nın bu ekibe katılması1888 yılında oluyor.

 Hatta Avrupa’da 1878-1885 yılları arasında AC santralleri dikkate değer bir miktarda bulunmakta zaten. Tesla peki insanlığın elektriği ücretsiz kullanımına sunacağı teknolojileri icat etmiş miydi? Hayır işte.

Tesla, elektriği kısa mesafede kablosuz olarak iletmeyi keşfetti; onu ücretsiz kılmayı değil.

Kaldı ki sistemin hala kapitalizm olduğunu bilerek bu işin işçisinden tutun da ekipmanına kadar yaygın bir sistem kurma maliyetini bile hesaba katsak, tamirine, yenilenmesine ve iletim durumunun sürekli takibine harcanacak güce bile baksak sorunun özü çözülecek ki ama biz başka şeyler seviyoruz maalesef…

Nikola Tesla  - ac akım

Aslına bakarsak  “Tesla kulesi” veya “Tesla bobini” denen kuleleri kullanarak elektriği her yöne aktarmak mümkündür. Bunda bir sıkıntı yok. Elektriği iletmek için neden “kablo” kullandığımızı hiç düşündünüz mü? Çünkü kablolar, elektriği tek bir yönde ve en düşük seviyede kayıpla iletebilmemizi sağlamaktadır. Tesla’nın mantığıyla her yöne elektrik fırlatmamız durumunda elektriğin verimliliği maalesef düşmekte. Tamam kısa mesafelerde sıkıntı olmayacak ama uzak mesafelerde araya giren her engelde elektrik gücünü yitirtecek. Hava çok iyi bir yalıtkan mesela o uzak mesafelerde son derece elektrik zayıflamasına yol açacaktı maalesef yine bu da çok işlevsel olmayacaktı. Tabi şu an kısa mesafelerden cep telefonlarını kablosuz şarj etmek ya da bir oda içinde her şeyin kablosuz elektrik alması gibi durumlar işimize son derece yaramaktadır bu Tesla sayesindedir …

Tesla çok önemli bir dâhiydi bunda hiç şüphe yok ama daha önce çalışmış bir sürü bilim insanının da hakkının teslim edilmesi de gerekli.

Mesela radyoyu ele alalım Marconi ne kadar bulmuş gibi görünse de radyonun neredeyse bütün parçalarını Tesla geliştirmiştir.
Hatta şu an kullandığımız printer mantığını geliştiren, ses ve görüntünün daha uzak mesafelere taşınabileceğinin testlerine girişen, senkronize elektrik saatlerini tasarlayan, şu an arabalarda kullanılan hız ölçerlerin bir kısmını tasarlayan, neon lambaların geliştirilmesini sağlayan, indiksiyon motorunu bulan Tesla’dır.

Nikola Tesla

Her ne kadar alternatif akım onun ürünü değilse de onun geliştirilmesini ve günümüzde kullanıma sunulan durumlarını o tasarlamıştır.

Nikola Tesla büyük bir bilim insanı bunda hiç şüphe yok ama bilim birini mitleştirmeyi putlaştırmayı hatta fanatizm derecesinde bağlanmayı doğru bulmaz, komplolarla hareket etmez. Tamamen bilinçsizce yokta saymamak gerekir, gerçek neyse onun üzerinden hareket eder.

Siz bakmayın Teslayı sağda solda göklere çıkartanlara bu önce ona saygısızlık sonra onun döneminde yaşamış onlarca bilim insanına saygısızlık olacaktır… Nikola Tesla’ya büyük büyük saygıyla devam edelim…

Gelelim Tesla Bobinine. Yüksek mesafelerde kablosuz elektrik aktarımı yapılmak için tasarlanan bu alet; elektrik geriliminin yükseltilmesi ile yüksek frekanslı düşük akıma sahip bir çıkış elde etmek ve elektriği kablosuz olarak aktarmaktır.

Tesla bobini tasarlamak o kadar da zor bir şey değildir. İki bobinden oluşur bunların birincisi daha fazla sarıma ikincisi ise daha az sarıma sahiptir.

Ve şarjı depolamak ve hepsini büyük bir kıvılcımla ateşlemek için bir kapasitöre ihtiyaç vardır. Bu da yine sıklıkla kullandığımız kondansatör adında devre elemanıdır. Bobin açıldığında, elektrik devreden akar ve kapasitörü bir pil gibi elektronlarla doldurur. Bu yük, kıvılcım boşluğu arasında köprü kurmaya çalışan devrede kendi elektrik potansiyelini yaratır. Bu sadece kapasitörde büyük miktarda şarj oluştuğunda gerçekleşebilir.

Sonunda o kadar fazla yük birikir ki kıvılcım boşluğunun ortasındaki havanın elektriksel nötrlüğünü bozar.  Devre kısa bir süre için kapanır ve kapasitörden ve bobinlerden büyük miktarda akım patlaması olur. Bu, birincil bobinde çok güçlü bir manyetik alan üretir.

tesla bobini

İkincil tel bobin, bu manyetik alanı o kadar yüksek bir elektrik potansiyeline dönüştürmek için elektromanyetik indüksiyon kullanır, böylece hava moleküllerini uçlarından kolayca parçalayabilir ve elektronlarını havada itebilir ve muazzam mor kıvılcımlar üretebilir.

Gözle görülecek derecede yıldırıma benzer arklar sıçramalar ve yoğun ses çıkartmaktadır. Zaten bundan yararlanarak günümüzde müzik aletleri bile yapılmaktadır. Hatta ünlü sanatçıların sahne şovlarında da kullanılmaktadır. Ve eğer elinizde tuttuğunuz bir ampulü yaklaştırırsanız havadan yanacaktır. Bunu görmek bile insanı hayretlere düşüren muazzam bir şey!

1891 yılı civarında Nikola Tesla tarafından kullanılmaya başlanmış hatta onun tarafından patentlenmiştir.

Tesla, bu devreleri daha sonra farklı deneylerde kullanmış:

Mesela elektriksel aydınlatma, fosforesans, X-ışını oluşumu, elektroterapi ve elektrik enerjisinin kablolar olmadan iletimi gibi.  Hatta Tesla bobini devreleri, 1920’lere kadar kablosuz telgraf için ve elektroterapi ve mor ışın cihazları gibi tıbbi cihazlarda kullanılmış. Günümüzün uzaktan cep telefonu şarj aletleri de bu mantığa yakın çalışmaktadır. Hatta bakır tel ve cam şişeler kullanan amatör bir elektrikçi, çeyrek milyon volt üretebilen bir Tesla bobini yapabilir.

Ama şunu belirtmekte fayda var ki bu da tam Tesla’nın ürünü değildir. Burada Michael Faraday’ın da hakkını teslim etmek lazım. Michael Faraday elektrik denince bir saniye durulacak bir insan.

Nikola Tesla, Adam Feverin empati kitabında konu edilmiştir. Prestij filminde de üzerine durulmuştur. Sihirbazın Çırağı’nda da bulunmaktadır. Ama elektirik savaşları filmine de muhakkak bakmalısınız.