Film

Bu Ay Vizyonda Ne Var? (Şubat 2022)

Bu Ay Vizyonda Ne Var? (Şubat 2022)

Bu Ay Vizyonda Ne Var? (Şubat 2022)

İlk olarak 4 Şubat’ta vizyona girecek filmlere bakalım. Şubat ayının en kalabalık vizyon haftası 4 Şubat bu arada.

Nightmare Alley / Kabus sokağı

İlk filmimiz Nightmare Alley / Kabus sokağı. Film 1947’deki Nightmare Alley filminin yeniden yapımı. İlginç kılan ise Walt Disney yapımı olan filmin yönetmen koltuğunda Guillermo del Toro’nun oturuyor olması. Oyuncu kadrosunda ise; Cate Blanchett, Bradley Cooper, Toni Collette, Rooney Mara, Ron Perlman ve Willem Defoe gibi isimler yer alıyor. Filmin konusuna gelecek olursak: Stanton ‘Stan’ Carlisle kasaba kasaba dolaşan bir karnavalın ekibine katılmıştır. Amacı ise Matmazel Zeena’nın ve alkolik kocası Pete’in “zihin okuma” numaralarının sırrını çözmektir. Ancak bu konuda bir türlü başarılı olamamıştır. Ancak Pete öldüğünde, Zeena Stan’i ortağı olarak kabul etmeye zorlanır. Kısa sürede Stan, insanları manipüle edip dolandırma işinde Zeena’nın rahmetli eşinden çok daha yetenekli olduğunu kanıtlar. Hırslanan Stan, dolandırıcılık oyununu kendi başına da yapabileceğine inanmaya başlar. Ancak Zeena ile rekabete giriştiğinde hiç ummadığı tehlikelerle yüzleşmek zorunda kalacaktır. 1947’de çekilen ilk fllmi izlemiştim bakalım Guillermo del Toro nasıl bir iş çıkartmış.

Bu Ay Vizyonda Ne Var? (Şubat 2022) - Nightmare Alley / Kabus sokağı

Nightmare Alley / Kabus sokağı

Dilberay

İkinci filmimiz merakla beklenen bir yerli film. Müslüm filminin yönetmeni Ketche’den bir başka usta sanatçımızın hayatı. Dilberay. 63 yaşındayken 29 Nisan 2019’da hayata veda eden Dilber Ay’ın acı, çile ve mücadelelerle dolu hayat hikayesini anlatan filmde Dilber Ay’ı Büşra Pekin canlandırıyor. Ayrıca filmde geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden Ayberk Pekcan da yer alıyor. Dilber Ay’ın gerçekten de tek bir filme değil 4-5 filme sığabilecek kadar hayat hikayesi var. Zorla evlendirilmesinden, Almanya’da hapis yatmasına, şarkı söylemesinin engellenmesinden, erotik film yıldızıyla karıştırılmasına kadar çeşit çeşit hikayesi var. Hayatını kaybetmese daha da ekleyecek gibiydi ki son dönemlerde filmlerde oyuncu olarakta yer almaya başlamıştı. Dilber Ay’ı samimi kişiliğinden dolayı sanırım sevmeyen çok azdır. Samimiyet seviyesini şöyle özetleyelim hatta. Spiker soruyor “Mutlu bir çocuk muydunuz?” Dilber Ay’ın cevabı “Fakir insanın mutluluğu olur mu canım benim!” İşte böyle bir sanatçının filmi. Hal öyle olunca Büşra Pekin’in performansı da merak ediliyor tabiki. Sanırım yeni bir gişe rekortmeni geliyor.

Bu Ay Vizyonda Ne Var? (Şubat 2022) - dilberay film

Dilberay

Moonfall

Sıradaki filmimiz bir uzay filmi Moonfall. Filmin yönetmen koltuğunda Independence Day, The Day After Tomorrow ve 2012 filmlerinin yönetmeni Roland Emmerich oturuyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise; Halle Berry, Patrick Wilson, John Bradley, Michael Pena, Donald Sutherland gibi isimler yer alıyor. Filmin konusuna gelecek olursak; gizemli bir güç, Ay’ı Dünya çevresindeki yörüngesinden saptırır ve onu dünyadaki yaşamla çarpışma rotasına fırlatır. Çarpışmadan sadece haftalar önce ve dünya yok olmanın eşiğindeyken, NASA yöneticisi ve eski astronot Jo Fowler hepimizi kurtarmanın anahtarına sahip olduğuna inanmaktadır – ama ona sadece eski bir astronot olan Brian Harper ve komplo teorisyeni KC Houseman ona inanır. Bu beklenmedik kahramanlar, sevdikleri herkesi geride bırakarak, uzayda imkansız bir son görev başlatırlar. Yine bir yok oluş hikayesi ile karşı karşıyayız. Sağolsun Roland Emmerich her seferinde psikolojimizi bozuyor.

Bu Ay Vizyonda Ne Var? (Şubat 2022) - Moonfall

Moonfall

Respira: Transgenesis

Sıradaki filmimiz ise şaşırtıcı bir şekilde bir korku gerilim filmi Respira: Transgenesis… Türkçeye maalesef Dehşet Seansı olarak çevrilmiş. Gerçekten inanılmaz bir çeviri. Neyse filmi listeye alma sebebim yönetmen koltuğunda Arjantin’in yükselen yönetmeni Gabriel Grieco’nun oturuyor olması. Okuduğum yabancı kaynaklı eleştirmen yorumlarına göre de türüne nazaran oldukça başarılı olduğu iddaa ediliyor. Filmin başrollerini ise; Lautaro Delgado ve Sofía Gala Castiglione paylaşıyor. Respira: Transgenesis, soya fasulyesi tarlalarında bulduğu iş ile birlikte ailesini yanına alarak kırsala yerleşen Leonardo’nun, çalışmaya başladığı yerde kendisini ve sevdiklerini tehlikeye atabilecek karanlık bir sırrı keşfetmesiyle gelişen olayları konu ediniyor. Bakalım Arjantin sinemasına dikkatleri çekebilecek mi?

Respira: Transgenesis

Respira: Transgenesis

L’événement

4 Şubat vizyon haftasının son filmi ise 78. Venedik Film Festivalinde Altın Aslan’ın sahibi olan L’événement. Türkçeye ise Kürtaj olarak çevrilmiş. Galiba böyle çevrilmesinin sebebi  filmin Antalya Altın Portakal’daki gösteriminde, kürtaj sahnesinde iki seyircinin baygınlık geçirmiş olması. Böyle olayları hiçbir ülkeye kaptırmıyoruz çok şükür. Neyse tüm eleştirmen çevrelerce inanılmaz bir gerçekçiliğe sahip olduğu vurgulanan filmin yönetmen koltuğunda Audrey Diwan oturuyor. Oyuncu kadrosunda ise; Anamaria Vartolomei, Kacey Mottet Klein, Luàna Bajrami yer alıyor. Filmin konusuna gelecek olursak; Annie Ernaux’nun romanından uyarlanan film, 60’larda Fransa’daki kürtaj yasağı sırasında bir kadının başından geçenleri anlatıyor. Dram yönü kadar eleştirel yönü de çok yüksek bir film olarak nitelendiriliyor. Gerçekten de fazlasıyla merak uyandırıyor.

L'événement

L’événement

Şimdi de 11 Şubat vizyon haftasına geçiyoruz.

Uncharted

İlk filmimiz Warner Bros’tan bir oyun uyarlaması. Uncharted. Filmin yönetmen koltuğunda Venom ve Zombieland filmlerinin de yönetmeni olan Ruben Fleischer yer alıyor. Bir hazine avcısı olan Nathan Drake’i odağına alan Uncharted’da ana karaktere Tom Holland hayat verirken, Nathan’ın mentoru Victor Sullivan’ı ise Mark Wahlberg canlandırıyor. Tabi filmin oyuncu kadrosunda Antonio Banderas’ın da yer aldığını belirtmek lazım. Filmin konusuna gelecek olursak; akıllı hırsız Nathan Drake, 500 yıl önce Ferdinand Magellan’ın kaybettiği bir serveti kurtarmak için deneyimli hazine avcısı Victor “Sully” Sullivan tarafından işe alınır. İkili için bir soygun olarak başlayan iş, kendisinin ve ailesinin gerçek varisler olduğuna inanan acımasız Moncada’dan önce ödüle ulaşmak için dünya çapında bir yarışa dönüşür. Nate ve Sully ip uçlarını deşifre edip dünyanın en eski gizemlerinden birini çözebilirlerse, 5 milyar dolarlık hazineyi ve hatta Nate’in uzun süredir kayıp olan kardeşini de bulabilirler. Ancak birlikte çalışmayı öğrenmeleri gerekir. Mark Wahlberg ve Antonio Banderas kısmı merak uyandırıyor.

Uncharted

Uncharted

Marry Me

İkinci filmimiz ise bir romantik komedi filmi. Marry Me! Filmi listeye alma sebebim ise Owen Wilson ve Jennifer Lopez’in başrolleri paylaşıyor olmaları. Filmin afişine ilk baktığımda Midnight in Paris filminin afişindeki Owen Wilson’ı görmüş gibi oldum. Tabi bu da merak uyandırdı. Bobby Crosby’nin çizgi romanlarından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda ise Kat Coiro yer alıyor. Filmin konusuna gelecek olursak; rock yıldızı nişanlısıyla Madison Square Garden’da evlenmek üzere olan bir pop yıldızına odaklanıyor. Düğüne dakikalar kala nişanlısının onu asistanıyla aldattığını öğrenen pop yıldızı sahnede sinir krizi geçirir. Kalabalıktan rastgele birini seçer ve onunla evlenmeye karar verir. İnanılmaz derecede vakit kaybıymış gibi görünen bir konusu var ama nasıl işlendiği önemli tabiki.Tam bir popüler kültür filmi gibi bu ya. Çıkartsak mı listeden? Evet doğru Owen Wilson var. Kalsın.

Marry Me

Marry Me

Death on Nile

11 Şubat vizyon haftasındaki son filmimiz ise merakla beklenen bir devam filmi. Death on Nile yani Nil’de Ölüm. Kenneth Branagh’ın yönetmenliğini üstlendiği ve başrolünde yer aldığı Doğu Ekspresinde Cinayet’in devam filmi Nil’de Ölüm, Agatha Christie’nin 1937 yılında yayımlanan aynı isimli kitabından uyarlandı. Filmde Kenneth Branagh’a Gal Gadot, Emma Mackey, Armie Hammer ve Rose Leslie gibi isimler eşlik ediyor. Filmin konusuna gelecek olursak; Belçikalı dedektif Hercule Poirot’un göz alıcı nehir vapurunda geçen Mısır tatili, mükemmel görünen bir çiftin huzurlu balayı trajik bir şekilde yarıda kesilince korkunç bir katil arayışına dönüşür. Uçsuz bucaksız çöllerde ve görkemli Giza piramitlerinin destansı manzarasında geçen bu dizginlenmemiş tutku ve aciz kıskançlığın öyküsünde, kozmopolit bir kusursuz giyimli gezginler grubu ve izleyicileri son, şok edici akıbete kadar tahmin yürütmek zorunda bırakacak kadar şeytani karmaşıklıklar var. Benimde merakla beklediğim bir film açıkçası, Sebebi ise kesinlikle izleyeceğim 5 film kısmında. Seyircinize küçük sürprizler yapın…

Death on Nile

Death on Nile

18 Şubat vizyon haftasında ise sunmaya değer tek bir film seçtim.

6 Numaralı Kompartman

Ki bu film de Cannes Film Festivalinden Grand Prix ve ekümenik jüri ödülü ile dönen 6 Numaralı Kompartman. Alamnya, Rusya, Finlandiya ve Estonya ortak yapımı olan filmin yönetmen koltuğunda Juho Kuosmanen yer alıyor. Filmin başrollerini ise Yuriy Borisov, Seidi Haarla ve Yuliya Aug paylaşıyor. Rosa Liksom’un aynı isimli romanından uyarlanan filmin konusuna gelecek olursak; film iki yabancının aynı kompartımanı paylaştığı uzunca bir tren yolculuğunu anlatıyor. Finlandiyalı arkeoloji öğrencisi Laura aşk yaşadığı tez danışmanı Irina’yla planladığı ama Irina son anda gelmekten vazgeçtiği için tek başına çıktığı yolculukta, dondurucu soğuğun hâkim olduğu kuzeye, Murmansk’a tarih öncesi taş resimleri görmeye gider. Düştüğü altı numaralı kompartımanı kazınmış saçları, içip durduğu votkası, kaba saba haliyle, kadın düşmanı sözler söylemekten geri durmayan Vadim’le paylaşmak zorundadır. Vadim Murmansk’ta madende çalışmaya gitmektedir. Ayrı dünyaların insanları olsalar da yolculuk onları bir tür ahbaplığa mecbur eder. Ayrıca okuduğum pek çok eleştirmen yorumuna göre pek çok kavram çatışması da mevcut filmde. Bakalım ödülleri hak ediyor mu? Ki ödüller de Yuriy Borisov’un oyunculuğuyla pek zor olmasa gerek.

6 Numaralı Kompartman - Bu Ay Vizyonda Ne Var? (Şubat 2022)

6 Numaralı Kompartman

Şimdi de 25 Şubat vizyon haftasına geçiyoruz.

Cyrano

İlk filmimiz ise başrol oyuncusu şaşırtan Cyrano filmi. Ayrıca tarzının müzikal olması da şaşırtan bir unsur. Benim de en sevdiğim romantik tiyatro örneklerinden olan Edmond Rostand’ın Cyrano de Bergerac oyununun bir uyarlaması olan filmin başrolünde 1,35’lik boyuyla Peter Dinklage yer alıyor. Burnunun iriliği ve heybetli vücuduyla yazılmış bir karakteri Peter Dinklage’in oynayacak olması şaşkınlık uyandırmıştı. Fakat filmin içeriğine göz attığımda Cyrano’nun Roxanne’ye burnunun iriliği yüzünden açılamıyor olmasını boyu yüzünden açılamıyor şeklinde revize etmişler. Tabii o meşhur burun tiradı kısmı da boyu üzerinden revize edilmiş. Açıkçası revize edilmemiş olmasını ve Peter Dinklage’in orijinal karakteri oyunculuğuyla fiziksel yapısına rağmen vermesini dilerdim. Filmin yönetmen koltuğunda ise daha önce Aşk ve Gurur başta olmak üzere pek çok uyarlama filmi yöneten Joe Wright yer alıyor. Bakalım ne göreceğiz.

Aa evet filmin konusundan bahsetmedim. Sanırım bu dev klasiği, Cyrano de Bergerac’ı bilmeyen yoktur diye değinmedim. Evet bilmeyenler utandığına göre onlar için konusunu anlatayım; Cyrano de Bergerac kılıcının gücü kadar, etkili ve güzel konuşması ve burnunun büyüklüğü ile de tanınmış bir silahşordur. Kuzeni Roxanne’a olan aşkını burnunun iriliği nedeniyle duyduğu endişe yüzünden dile getirememiştir. Cyrano’nun emrindeki yeni yetme yakışıklı silahşor Christian da Roxane’a âşıktır; ne var ki aşkını Roxane’ı etkileyecek kadar güzel kelimelerle ifade edemeyeceği için suskun kalır. Roxane ise Christian’ı görüp beğenir ve bir ağabey olarak bildiği Cyrano’dan bu genç adamla irtibatlarını sağlamasını rica eder. Cyrano, duygularını perde arkasından olsa da Roxane’a bu yakışıklı silahşor aracılığıyla aktarabilmek için, Christian’a yardım etmeye başlar. Konu bunun çok daha fazlası. Okumayanlar umarım ki merak edip oyunu okurlar.

Cyrano

Cyrano

The Vault

Evet son filmimiz ise bir soygun filmi The Vault. Filmin yönetmen koltuğunda ise bir döneme damga vuran, marjinal bir şekilde hand cam ile REC filmini çeken Jaume Balagueró oturuyor. Zaten filmi sunma sebebimde yönetmen koltuğunda onun oturuyor olması. Filmin oyuncu kadrosunda ise; Freddie Highmore, Astrid Bergès-Frisbey, Sam Riley ve Liam Cunningham gibi isimler yer alıyor. Filmin konusuna gelecek olursak; Bu zamana kadar kimse İspanya Merkez Bankası’nı soymadı. La Casa De Papel’de soydular. Hayda konu tırt çıktı. Yüzyıldan fazla bir süre önce inşa edilen kasa için ne tür bir mühendislik kullanıldığına dair hiçbir fikir yok. La Casa De Papelde var. Ancak bu gizem, mekana erişmenin sırrını keşfetmek için işe alınan genç mühendis Thom’u korkutmaz. Efsanevi bir hazine 10 gün boyunca bankanın kasasında duracaktır ve Thom bu süre zarfında kasanın sırrını keşfedip, bir plan hazırlayıp saldırıya geçmek zorundadır. Gerçekten de daha önce hiç benzerini görmediğimiz bir konu değil mi Profesör?

The Vault

The Vault

Bizim seçtiklerimiz.

Evet filmlerimizi tamamladık. Şubatta aralık ayı vizyon haftası kadar dolu bir ay değil ancak yine de kesinlikle izleyeceğim 5 film listesi var. Hadi Başlayalım.

5.Film – Nightmare Alley / Kabus sokağı. 1947’deki ilk versiyonu da izlediğim için kesinlikle izleyeceğim. Hatta karşılaştırmalı eleştiri videosunu da yapacağım.

4.Film – Cyrano. En sevdiğim tiyatro oyunlarından birinin ilginç bir uyarlaması. Peter Dinklage’in sansasyonel bir performans gösterip göstermediğini fazlasıyla merak ediyorum.

3.Film – 6 Numaralı Kompartman. Cannes’dan Grand Prix’i alıp gelmiş bir filmden bahsediyoruz sonuçta.

2.Film – L’événement/Kürtaj. Filmin gerçekçiliği ve Altın Aslan’ı almış olması bile yeterli. Birde salonda bayılan olur mu diye merakta ediyorum tabi.

Geldik 1. Filme. Şaşırtıcıbir şekilde birinci film Death of Nile/Nil’de Ölüm. Normalde gişeye oynayacak bir filmi ilk sıraya koymam fakat anlatırken söylediğim gibi sebebi var tabi ki. Doğu Ekspresinde Cinayet filminde olduğu gibi Kenneth Branagh hem filmi yönetip hem de başrolünde oynuyor. Benim de hedefim auteur bir yönetmen olup kendi filmlerimin başrolünde oynamak olduğu için benim için örnek alınacak bir yapım. Yani tamamen bencilce seçtim ilk filmi.

Evet sevgili sinemaseverler. Bir Bu Ay Vizyonda Ne Var? bölümünün sonuna geldik. Kendinize iyi bakın sinemayla kalın ve hoşçakalın.